SAVE/SAFE?

Günden güne dijitalleşen dünyamızda teknolojinin kullanılmadığı bir alan neredeyse kalmadı. Mutfağımızdan işimize, gündelik yaşantımızdan uykumuza kadar bütün hayatımız elektronik hale  geçmiş durumda. Uyku kalitemiz, fırınımızın buhar yoğunluğu, evimizin sıcaklık ayarı… Hepsi tek bir tuşla uzaktan ayarlanabilir hale geldi. İş dünyasında da durum çok farklı değil. O eski; sayfalar dolusu raporların, odalar dolusu arşivlerin yerini; sanal ortamda, fiziksel olarak yer tutmayan, istenildiği yer ve zamanda erişilebilir dosyalar aldı. Peki bu ne kadar güvenli?

Siber ortamda emniyette olduğunu düşündüğümüz bilgiler bize maalesef yüzde yüz garanti sunamıyor. Çünkü henüz “kırılamayan kod” diye bir şeye sahip değiliz. Her yazılımın elbet bir açığı var ve eğer elinizdeki bilgileri korumak istiyorsanız başta güvenlik duvarlarınızı sağlam inşaa etmek olmak üzere gerekli aksiyonları almak zorundasınız. Durum böyle olunca da kişi veya kurum fark etmeksizin “siber güvenlik” öne çıkan iş alanlarından biri haline geliyor.

Kurumsal bazda ele alacak olursak, siber saldırılarda gerek şirketler gerek ülkeler bazında gerilim bir hayli yüksek. Her bir veri altın değerinde kıymetli. Dijital ortamda veri bulundurmak her ne kadar avantajlı gibi gözükse de çoğu riskleri ve zorlukları içinde bulunduruyor. Bir siber saldırı anında veri yedeklemesinden kriz yönetimine birçok yükü aynı anda taşımanız gerekiyor. Hedef; olası saldırılara  karşı hazırlıklı hale gelmek, yeni yazılımlar üreterek bu saldırıları minimuma indirmek ve saldırıları en az hasarla atlatabilmek. Bunun için de siber güvenlik şirketleri sizin alt yapınızı güçlendiriyor, olası saldırılara karşı tatbikatlar uygulayarak sizi sınavlara tabi tutuyor ve daha bir sürü önlem… Bunların hepsi elinizdeki verileri korumak için.

Dijitalleşmenin işleri kolaylaştırdığı kesin ama güvenlik açısından düşündürücü. Siber uzay adeta “ne ekersen onu biçersin” sözünün somutlaşmış hali… Siz her ne kadar saldırıda bulunursanız o kadar çok saldırıya maruz kalıyorsunuz ve ne kadar güvenliğinize yatırım yaparsanız o kadar rahat ediyorsunuz. Bunun yanında dijitalleşme oranınız da çok önemli. Ne kadar çok dijitalleşirseniz o kadar hedef haline geliyorsunuz.

İşler böyle olunca içinden çıkılamaz bir ikilem ortaya çıkıyor. Nasıl ki kameralarla birlikte güvenliğimiz için özgürlüğümüzden vazgeçtik, şimdi de pratiklik için güvenliğimizi riske atmamız gerekiyor. Yüzde yüz güvenlikli olan tek yöntem: sıfır dijitallik. Fakat içinde bulunduğumuz çağ, tüketim hızımız bunu kaldırabilecek durumda değil. İşte bu yüzden de siber güvenlik hayati önem kazanıyor. Unutmayın ki hiçbir kod kırılamaz değildir ve verilerinizi korumak zorundasınız. Siber saldıralara hazırlıklı olmalısınız. Peki siz hazır mısınız?..

-Serra Toksöz

E-Bültenimize Abone Olun!

DUYURULARIMIZI VE ETKİNLİKLERİMİZİ KAÇIRMAYIN